21 Ekim 2009 Çarşamba

AŞKA VE TERKE DAİR




Bazen oyle bir iliskiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz.
Kor kutuk baglanmissinizdir aslinda...
En guzel yillarinizin, aci tatli hatiralarinizin ortagidir;
ic cekismelerinizin nedeni, yazilarinizin ilhami, sohbetlerinizin konusudur.
Goz yaslariniz da, bilincaltinizda, kahkahanizdadir.
Korkunca saklandiginiz bir siginak, cosunca optugunuz bir bayrak...
Sevdaniz riyasiz, cikarsiz, karsiliksizdir. Sinirsiz ve nihayetsiz;

Olmek var, donmek yoktur.

Gun gelir anlarsiniz; icten ice bir seylerin kanadigini...
Tutkulu sevdalarin gizli hancerleri baslar parildamaya...
Surasindan, burasindan elestirmeye koyulursunuz:
"Soyle gorunse, oyle demese, degisse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Baskalarini ornek gostermeye, "Bak onlar nasil yasiyor" demeye baslarsiniz.
Hem birlikte yasayip, hem ozgur olmanin yollarini ararsiniz.
Askinizin gozu kor degildir artik, yanlisini gorur duzeltmek istersiniz.
"Eskiden boyle miydi ya..." diye baslayan sohbetlerde acilir elestirinin kapisi;
acildikca, bastirilmis itirazlar yukselir bilincaltindan...
Boyle suremeyecegini bilirsiniz. Degissin istersiniz.
O, sevgisizliginize yorar bunu...
Ihanete sayar.

Tutkulu iliskilerde ihanetin bedeli olumdur.

"Ya sev boyle ya da terk et" diye gurler...

Bir zamanlar bir gulucuguyle alacakaranligi isitan o ruya, bir kabusa donusur birden...
Kapatir gonlunun kapilarini, yasaklar kendini size... Hoyrattir, bakmaz yuzunuze...
Zehir akar dilinden, konusturmaz, suclar, yargilar mahkum eder.
Muhurler dudaklarinizi, yirtar atar yazdiklarinizi, siler sizi defterden...
"Iyiligin icindi hepsi, seni sevdigim icin..." dersiniz, dinletemezsiniz.
Ayrilirsaniz yasamayacaginizi bilirsiniz, ama boyle de sevemezsiniz.
ihanetten kirilmistir kaleminiz; severek, terk edersiniz...

"Madem oyle..." nin cagi baslar ondan sonra...
Madem ki siz boylesine tutkunken, o hep baskalarini secmistir,
madem ki kiymetinizi bilmemistir,
o halde "gunah sizden gitmistir".
Lanet ederek bu karsiliksiz aska, cekip gitmeleri denersiniz.

Askin gocmenlik cagi baslar boylece...
Daha ozgur olacaginiz limanlara demirlerseniz bir sure...
Ne var ki unutamaz, uzaktan uzaga izlersiniz olup biteni...
Etrafi bir suru ugursuzla dolmus, kurda kusa yem olmustur.
Deli kanlilar, eli kanlilar, ugruna olenler, sirtina binenler sarmistir cevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gozunu oysunlar diye...

Ugruna kan dokenleri sever, yoluna gul dokenlerden fazla...

"Bana ne...kendi secimi" diye omuz silkmeye cabalarsiniz bir sure...

Ama sonra...
ansizin kulagimiza calinan bir sarki ya da kapi araligindan suzulup gelen bir koku,
hatirlatir onu yeniden...
Yaban ellerde, baska kollarda ondan bahseder aglarsiniz.
Kokusunu ozlersiniz;
turkusunu soylemeyi,
sarkisini dinlemeyi,
yemegini yemeyi,
elinden bir kadeh sarap icmeyi...
Karsi nehrin kenarindan hasret siirleri haykirirsiniz, sular kulagina fisildasin diye...
donup ,

Seni hala seviyorum

diye bagirmak gecer icinizden... Donemezsiniz.
Goremedikce baglanir, uzaklastikca yakinlasirsiniz.
Anlarsiniz ki bir caresiz asktir bu, ne onunla olur, ne onsuz...
Hem kollarinda olmek, kucagina gomulmek arzusu,
hem "Ne olacak sonunda" kuskusu...

Boyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Surunur gidersiniz...


CAN DÜNDAR

Hiç yorum yok:

SON DAKİKA HABERLERİ VE GÜNDEMİ BURADAN TAKİP EDİN

netkitap.com