20 Ağustos 2009 Perşembe

KÖR KUYUDA OLSAK BİLE...





Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği,
kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş
işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de
toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten
otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi
dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği
kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.

Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden
adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak
soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya
değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak
attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde
silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve
sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu.
Köylüler ağzı açık bakakaldı.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. (Ne bazeni, çoğu zaman.)
Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.
Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil,
düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile....

Sağlıcakla kalın
ALINTIDIR

1 yorum:

Biranne.com dedi ki...

Sevgili şirinem,
Bu paylaşımın da eşsiz örneklerden bir tane. Nedense unutmaya ve olumsuzluğa öylesi meyilliyiz ki... Sonrasında acımızla yoğrulmaya... Aslında yaşam asla vazgeçilesi değil...
Sevgilerimle.

SON DAKİKA HABERLERİ VE GÜNDEMİ BURADAN TAKİP EDİN

netkitap.com