21 Nisan 2009 Salı

OSMANLI ZEKASI :)))




Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim'e. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret !!!

Cihan padişahı emir veriyor, " herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz." Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide kumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusulaya bir satır yazı. Gönderiyor...

Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor: " Herkes yediğinden ikram eder."

3 yorum:

Amatör Gezgin'in Gezi Notları dedi ki...

Bende şöyle bir hikaye biliyorum. Yeni Cami yapılırken biraz maddi sıkıntıya düşülüyor. İran şahı bir sandık değerli mücevher yolluyor. Paranız yoksa bunlarla yapın diye. Padişahta çok sinirlenip bunu bir hakaret olarak alıyor ve bütün mücevherleri harca karıştırıp caminin temeline gömdürüyor. Bizde bunlardan çok var diye...

şirinem dedi ki...

:)) ne güzel yapmışlar ama cevaplarını cuk oturtmuşlar :))

Derince dedi ki...

Osmanlı zekası bayıldım doğrusu :)

SON DAKİKA HABERLERİ VE GÜNDEMİ BURADAN TAKİP EDİN

netkitap.com