27 Nisan 2009 Pazartesi

ÇOBAN KİM OLACAK



Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gâzi, 1326 yılında, Bursa’nın fethinden az önce Allahın rahmetine kavuşup, fâni dünyayı terkedince, Ali Hasan derler bir âlim haber salıp, oğulları Orhan Gâzi ile Alâeddin Paşayı çağırttı. Onlara dedi ki:
- Osman Beyimizin mirasını siz kardeşler bölüşeceksiniz, usûl böyledir. Bakın âlimlerimiz de buradalar. Neyi var neyi yok, artık sizin helâliniz oldu.
Araştırdılar. Feth olunan topraklar, tuzluğu, kaşıklığı, birkaç iyi at ve bir sürü koyunu vardı.
Orhan Bey, kardeşine şöyle teklif etti:
- Buyur karındaşım, ne istersen al!
Alâeddin Paşa başını hayır mânâsında sallıyarak cevap verdi:
- Bu vilâyetler senin hakkındır. Ülkeye çobanlık etmeye bir padişah gerek. Bu toprakların hâlini göre ve başara! Ve hemen ona esvap gerek. Ki; bu yurtlar padişahı ola! Şimdi bizim miras edecek nemiz kaldı ki?..
Orhan Gâzi dedi ki:
- Gel imdi o çoban sen ol!
Alâeddin Paşa bunu kabul etmedi ve şöyle cevap verdi:
- Kardaş, atamızın duâsı ve himmeti seninledir. Onun içindir ki, kendi zamanında askeri sana teslim etmişti. Sen bana Kite Ovası’ndaki “Fudura” denilen yeri ver yeter! Başka birşey istemem. Bu cevaba Orhan Gâzinin gözleri yaşardı ve kardeşine sarılarak onu kutladı. İstediği yerleri ona bıraktı ve devletin başına kendisi geçti. Bundan sonra da Osmanlı fetihlerden fetihlere koştu.

Hiç yorum yok:

SON DAKİKA HABERLERİ VE GÜNDEMİ BURADAN TAKİP EDİN

netkitap.com